Bildiğiniz gibi geçen hafta Perşembe günü Güngör Arslan, yargılandığı ilk mahkemesinde tahliye oldu. Yaklaşık 7 aylık bir aradan sonra abi kardeşliğimize tam gaz devam etmeye başladık. Cezaevinde olduğu süre içinde ben, kendisi ve ailesini daha yakından tanıma fırsatı buldum. Güngör abi cezaevindeyken bir şeylerin ucundan tutmaya çalıştım. Elimden geldiğince Güngör Arslan’ın geride bıraktığı ailesine ve Ses Kocaeli ailesine yardım etmeye çalıştım. Artık Güngör abi dışarda olduğuna göre benim de kendi işlerime vakit ayırma zamanımın geldiğini düşündüm ve hafta sonu Ankara'ya gitmek için plan yaptım.
Güngör abi ve kızı Nazlıcan kısa bir Urfa gezisi yapmayı planlamışlardı. Bende bu fırsatta işlerimle ilgili birkaç görüşme yapacaktım. Perşembe günü her sabah olduğu gibi kızımı okuluna bırakıp İsmet Çiğit’i evinden alıp gazetenin yolunu tuttum.
Ama beni bir sürpriz bekliyormuş. Bunu gazeteye geldiğimde öğrendim. Benim de uçak biletim alınmış, Urfa yolcusu olarak yerim ayrılmış. Benim söyleyecek sözüm kalmamıştı. Gece 3.00'de hazır olmamı, evin önünden alacaklarını söylediler. Ufak bir çanta hazırlayıp beklemeye başladım. Aslında pek bu şekilde gezilere alışkın değilimdir. Ben her şeyin önceden planlanıp, her ayrıntının belli olduğu tatilleri seven birisi olarak çokça heyecanlıydım.
Geceden havaalanına doğru yola koyulduk. Uçağımıza bindik. Sabaha karşı Urfa havaalanına iniş yaptık. Nazlıcan'ın kiralamış olduğu aracımıza bindik ve geziye başladık.
İlk önce Balıklıgöl'e gidip kahvaltımızı yapma fikri geldi aklımıza. Öyle de yaptık. Güngör abinin daha önceden de gittiği Cevahir Han isimli lokantada mükellef bir kahvaltı ile güne başladık. Güngör Arslan her girdiği ortamda insanlarla anında sıcak ilişki kurabilen enteresan bir kişiliğe sahip. Yanımızda kahvaltı eden iki gençle hemen muhabbete koyuldu. Gençlerden biri Urfalı, diğeri misafir. Onlar bize hiç burada oyalanmamamızı, hemen Göbeklitepe’ye geçmenizi söylediler. Bu fikir bizim de hoşumuza gitti. Hava sıcaklığı 24-25 derece olduğu için rahat rahat gezebilirdik. Ve rotamızı Göbeklitepeye çevirdik.
Yaklaşık 1.5 saatlik bir yolculuk sonrası Göbeklitepe’ye ulaştık. Aracımızı park edip bilet almak için bankoya geçtik. Güngör abinin basın kartı olduğu için hemen biletini kendisine verdiler. Nazlıcan ve ben Müze Kartı çıkartma işlemlerini yapıp 60’ar TL ödedik. Araçlara binmek için biraz yürüyüp güvenlikten geçtik. Güvenlikçilerin çay demlediğini gören Güngör abi hemen daveti aldı tabi ki. 10-15 dakika burada çayımızı içip yeni arkadaşlar kazandık. Bu arada Renault Broadway marka aracı olan İzmitli arkadaşlarıma bir bilgi vermeliyim. Bu araçlar Urfa ve civarında çok tutuyormuş. 45 bin TL ile 60 bin TL arasında fiyat ediyormuş. Elinde bu araçlardan olanlar Urfa ile temasa geçebilirler. Değerlendireceklerinden eminim.
Doğuş Holding’in işlettiği Göbeklitepe’ye servis aracıyla ulaşıp fotoğraf çekildik. Kalıntıları gördük. İnsanlık tarihinin en eski eserleri olduğunu öğrendik. Gerçekten gidip görülmesi gereken bir yer.
Buradaki gezintiyi tamamlayıp, güvenlikçi arkadaşlar tarafından arabamıza kadar uğurlanıp Adıyaman'a doğru yola çıktık. Yaklaşık 1,5-2 saatlik bir yolculuk sonrası Adıyaman'a girerken aslen buralı olan Herekeli Emin Öztürk abimi aradım. Alışveriş yapacağımızı, bizimle ilgilenebilecek kimse olup olmadığını sormak istemiştim. Emin abi, ''Merkezde Kerem Eczanesi'ne gidiyorsun hemen orada dayı Eczacı Erdal’ı buluyorsun dedi'' ve telefonu kapattı. Kolayca bulduk eczaneyi. Zaten Emin abi Erdal beyi aramıştı. Kapıda karşılandık. Yemeğe davet edildik. Karnımızda acıkmıştı zaten. Teklifi geri çevirmedik. Kebapçı Beko adında 1957'den beri faaliyet gösteren lokantada yemeğimizi yedik.
Mükemmeldi kebaplar ve tüm ürünler. Erdal beyin Rotaryen olduğunu orada öğrendik. Alışverişimizi yaptık. Tütün ve Çay alıp Nemrut’a gideceğimizi söyledik. (Güngör abi cezaevinde vakit geçirmek için tütün sarmaya başlamış, bu sebepten bol bol tütün ve diğer teferruatlarından aldık. Ben sigara kullanmadığım için tadına bakamadım. Güngör abi bol bol tadına baktı.) Erdal bey durun bakalım dedi. Önce şuradan şarap ve bira alın. Gidince zirvede keyifle içersiniz diye bize güzel bir akıl verdi. Dediğini yaptık, kendisini İzmit'e davet ettik ve yola koyulduk. Yaklaşık 2 saatlik yolun sonunda Nemrut’a ulaştık. Girişte müze kartlarımızla kayıtlarımızı yaptırıp arabanızla tekrar Nemrut eteklerine ulaşmayı başardık. Eczacı Erdal abinin tavsiyesi ile yanımıza aldığımız içecekleri sırt çantamıza koyup yürümeye koyulduk. (Bu fikri bize verdiği için kendisine ayrıca teşekkür ederiz.)
Oldukça mücadeleyle geçen yürüyüşten sonra zirveye çıktık. Biraz soluklanıp güneşin batışını beklemeye başladık. Resimler çekildik. Şarap ve biraları içmeye başladığımızda insanların ilgileriyle karşılaştık. Bu durum bizi biraz şaşırttı. Tebrik edenler, bize de var mı diyenler. Bir anda oranın da popüler insanları oluvermiştik. Ülkenin içinde bulunduğu durum hepimizi çok etkiliyor. Tepki göreceğimizi düşünürken, tebrik almak bizleri çok mutlu etti. İçeceklerin bir kısmını ikram ettik. Normalleşme sürecinin başladığını gözlerimle Nemrut'un zirvesinde yaşadım ve iliklerime kadar hissettim.
Güneşin batışını izledikten sonra Halfeti’ye gitme kararı verdik. Bir kasabanın sular altında kaldığını ve olağanüstü manzara ve yaşama alanı olduğunu yolda öğrendim.
Biz yola çıkmışken Güngör abinin Instagram hesabı paylaşımlarından kendini takip eden Mehmet isimli bir dostu aradı. Mutlaka Halfeti’de misafirimiz olmamızı ısrar etti. Zaten oraya gittiğimiz için mutlaka uğrayacağını söyledi Güngör abi. Yolculuğunuz 2 saatten fazla sürdü. Telefon hiç susmuyordu. Mecburen daha sonradan orada zabıta memuru olduğunu öğrendiğimiz Mehmet arkadaşımızın kardeşi Mustafa bizi karşıladı. Önce ''Başkanın Yeri'' adlı suların üzerinde bir restoranda rakı ve kebabımızı ısmarladı sonra bizi otelimize bıraktı. Otelde bu arkadaşlarımızınmış. İyi bir uyku sonrası erkenden kalkıp kahvaltımızı ettik. Mustafa bizi kahvaltıda da yalnız bırakmadı. Hatta tekne ayarlayıp bizi gezintiye çıkardı. Halfeti de gerçekten bir dost, bir arkadaş kazanmanın mutluluğu ile oradan ayrıldık.
Mustafa arkadaşımıza çok teşekkür ederiz. İzmit'e geldiğinde beraber rakı içmek için sözleştik. O da bizim misafirimiz olmalıydı. Bunu gerçekten hakketti. Bir an bile bizi yalnız bırakmadı. Geçit Restoran'da kendisini ağırlamak boynumuzun borcu oldu.
Urfa'ya dönüş yoluna koyulmuştuk. Güngör abinin bölgede olduğunu duyan herkes arıyordu. İzmit sanayide Bülbüloğlu Büfe ve Restoran’ın kardeşlerinden Mustafa Bülbül’ün davetine katılmak için yolumuza devam ettik. Balıklıgöl'de 100 yıldır Bülbül ailesi tarafından işletilen baharatçı dükkanına ulaştık.
Kendi elleriyle hazırlamış olduğu muhteşem lahmacunları yedik. Alışverişimizi yaptık. Teşekkür edip yanından ayrıldık. Balıklıgöl’de Saidi Nursi’nin vefat ettiğinde ilk defnedildiği türbede duamızı ettik. Daha sonra bilinmeyen bir şekilde cenaze başka bir yere taşınmış ve izi kaybedilmiş. Fotoğraflarımızı çekildik. Güngör abi Urfa Müzesi’ni görmeliyiz mutlaka dedi.
Hemen müzeye geçtik. 2015 yılında hizmet vermeye başlayan müze ülkemiz açısından önemli bir değere sahip. İnsanlık tarihinin en eski kalıntıları bu müzede sergilenmekte. Mutlaka gezilip görülmeli.
Müze gezisi bittiğinde arabamızla Urfa’yı yukarıdan izlemek için Balıklıgöl’ün çevresinde bulunan Seyir Tepesi’ne çıktık. Burada çayımızı ve kahvemizi içip güneşi batırdık. Havaalanı’na doğru dönüş yoluna çıktık. Arabamızı teslim edip Uçağımıza geçtik. Gece geç saatlerde evimize ulaştığımızda yorgunluk ama bir o kadar da mutluluk vardı yüzlerimizde.
7 ay gibi bir süre özgürlüğü elinden alınmış olan bir insanın mutluluğuna şahit olmak, onunla gezmek bana çok keyif verdi. Kim ne derse desin Güngör Arslan’la nefesim yettiği sürece abi ve kardeş ilişkimiz devam edecektir.
Bu yazıyı okuma eziyetine katlandığınız için de hepinize teşekkür eder ve saygılarımı sunarım. Sağlıcakla kalın.
NOT: Yaz sıcaklarında bir Fethiye tatili yapmış, izlenimlerimi hayatımın ilk yazısında sizlerle paylaşmıştım. Bu yazıya gösterdiğiniz ilgiden güç alarak Urfa gezisini kaleme aldım. Umarım beğenmişsinizdir. Güngör Arslan ile yapacağımız her geziyi de bu şekilde size anlatmaya kararlıyım.
TUĞRUL KIRANKAYA
Yorum yazarak Kocaeli Ses Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Ses Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Ses Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Ses Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Ses Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Ses Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Ses Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Ses Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(8)Remzi Öztürk - tugrulcum bu kadar güzel bi geziyi tek bi yazıya sıgdırmışın keşke daha açıklamalı 2 hatta 3 yazıda yazssaydın daha güzel olurdu aralarıda ögrenirdik..yinede kalemine sağlık güngör abimize selamlar..
Efe Derince - Güzel bir yazı olmuş tebrikler selamlar. Güngör beye gelince kendini resetlemiş ailesine kavuşmuş Allah bir daha düşürmesin.
Ulaş Serarslan - Tuğrul Bey gezi yazılarınızı keyifle takip ediyoruz. Devamını heyecanla bekliyoruz.
Serdar - Yolunuz bahtınız açık olsun her daim..
Gorbaçov - Yaşıyorsun bu hayatı Güngör amca. Bari rotayı oradan Fildişi Sahilleri’ne çevir.Çünkü gezip tozmayı çok hakettiğini herkes biliyor
Hakan Akkaş - Tuğrulcum tebrik ederim şahane bir özet geçmişsin. Eğer köşe yazarlarından destek almadın ise bir kere daha tebrikler
Eski kurt - Yazınızı okurken kendimi orada hissettim daha çok gezip izlenimlerinizi paylaşmanız temennisiyle teşekkür ediyorum yerel basın yeni köşe yazarı kazanıyor gibi hayırlısı olsun
Semih Erdi - Ne zaman İzmit dışına çıksam karşılaştığım güzelliklerle mest olurum.Düşünün ki gezdiğiniz bölgede on binlerce yıl öncesinden kalan Göbekli tepe ile 20yy eseri Atatürk barajı; Doğa harikası Nemrut dağı ile Balıklı göl.İyiki bu yazıyı yazdınız anılarımızı tazelediniz.Teşekkür ederim.
Yazılan yorumlardan Kocaeli Ses Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Ses Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Ses Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.